Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | (birini bir yere) çağırmak | summon (one) to f. | ||
I've been summoned to headquarters urgently. Ben acil olarak karargaha çağrıldım. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | (birini ) (bir yere) çağırmak | call in f. | ||
The Agency for Reconstruction also itself called in OLAF in relation to the contract of a questionable external advisor. Yeniden Yapılanma Ajansı da şüpheli bir dış danışmanla yapılan sözleşmeyle ilgili olarak OLAF'ı bizzat çağırmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | (birini bir yere gelmesi için) çağırmak | call someone forth f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | birini bir yere çağırmak | call in f. | ||
Öbek Fiiller | birini bir yere çağırmak | call in to f. |